Murat GülSlider

Masal

Halkımız masal-hikaye dinlemeyi, okumayı seviyor; sebebi de zannımca sözlü ve yazılı kadim masalların ilk doğduğu bir bölgede yaşıyor olmamız. Çocukluğumuzda hayata dair ilk bilgileri büyüklerimiz masallardan örnekler vererek öğretirlerdi, gerçek olayları bile masal gibi dinlerdik o zamanlar.. masal dünyasının imgeleri ile düşünmeye alıştırılmış beynimiz bu yüzden soyut, terminolojik bilimsel, felsefi yazılara odaklanamıyor ve en önemlisi; nisyan ile malül beşeri hafızamız hatırlamaya ve öğrenmeye çalışırken masal imgelerine ihtiyaç duyuyor..

Tabii bir de bilimsel bir gerçek olarak beyin, bilgiyi çevresindeki koordinatlarla kaydettiği için fotoğraf, resim, video gibi imgesel görüntüler masalın fiziksel düzlemi haline geliyor. Yani görsel bir obje yazılı bir metine nazaran hafızamızda daha kalıcı oluyor.

Halkı küçümseyen “elit” “entel” takımının iddia ettiği gibi “balık hafızalı” değiliz elbette; (ki balığın 15 saniye öncesinden ötesini hatırlamadığına dair yaygın kanıyı bilim yerle bir etti; yapılan deneylerle balıkların 4-5 ay öncesini hatırladıkları kanıtlandı).


Amiyane tabirle işimize geleni hatırlarız, pratik faydalı objelere eğilimimiz yaşamı kolaylaştırıcı etkisinden dolayıdır.
Bu kolaylaştırıcı somut etki gelenek, sınıf ve ideoloji ile mayalanınca bir “bakış açısı” oluşturacağından hafıza doğrularını doğrulayacak imgelere her seferinde yeni biçimler verir.
Bu kişisel faydaya göre biçim değiştiren imgelem elbette sorgulayıcı, eleştirel bir öğrenme bir hatırlama değildir.

Masal-hikaye dinlemeyi okumayı severiz, çünkü gerçeğin sorumluluk hatırlatan yıkıcı etkisi “zararsız” imgelere dönüşür; bir yılanla akrebin, bir kediyle uğur böceğinin ölümcül uzlaşmaz karşıtlığı masal da “sevimli” imgelere dönüşebilir..

Kendini masal imgelerinden azade kılabilen bir hafıza ancak gerçeği öğrenebilir..

Murat GÜL

Paylaşalım