FUTBOL SADECE FUTBOL DEĞİLDİR!
Peşinen söyleyelim, günümüzde kitlelerin en çok ilgi gösterdikleri, ama yaptıkları spor olarak değil takım tutup seyirci olarak baş tacı ettikleri futbol, futbol değildir artık ve spor olmaktan çıkmıştır. Başka bir şey olmuştur. Amatörlük ruhunu yitiren her spor dalında olduğu gibi futbol da profesyonelleşerek başkalaşmış, bir bütün olarak profesyonelliğin mazlum kurbanlarından biri haline gelmiştir. Paranın, rantın, kitleleri manipüle ederek uyutmanın ve iktidar olmanın aracı haline getirilmiştir. Her türlü gayri meşru ve hukuk dışı oyunun oynandığı kirli bir alan halini almıştır. Siyasetten kara para aklamaya, mafyadan reklama birçok çevrenin at oynattığı karanlık bir dünyaya dönüşmüştür. Yazının başlığında da yer alan, futbola antropolojik açıdan bakan İngiliz yazar Simon Kuper’in deyişiyle söyleyecek olursak; günümüzde “Futbol asla sadece futbol değildir.”
Fransız Sosyolog Pascal Bonifac’e göre ise, küreselleşmenin en son aşaması futboldur. Futboldaki küreselleşme hızı, neo-liberal ekonomi politikaların yayılma hızını geçmiştir. Bugün dünyada futboldan daha yaygın ve evrensel olan bir olay yoktur. O kadar ki insan hakları, demokrasi ve pazar ekonomisi bile meşin yuvarlağın gücü ve etkisi kadar yaygın ve güçlü değildir. Böylece futbolun ortaya çıkardığı bütün kötülükler de tüm dünyaya yayılmış; futbolla ilgilenenlerin bir kısmı için çok büyük bir güç, nüfuz ve para kaynağı halini alırken, diğerleri içinse (izleyenler) basit, kaba ve ilkel ruhsal tatmin aracına dönüşmüştür.
Futbol, TV’de maç yayınlarından, forma satışlarına, futbol borsasından reklam gelirlerine ve maçlar üzerine oynanan bahislere(kumara) kadar devasa bir sektör haline gelmiştir. Bir yandan çok büyük paraların döndüğü ve yoğun sermaye birikiminin yaşandığı önemli bir sektör halini almışken, diğer yandan kitleleri uyuşturan ideolojik bir saldırı aracıdır. Ülkelerin yanlış giden toplumsal, siyasal ve ekonomik gerçeklerinin üzerini örtmek, onları karartmak işlevi yüklenmiştir. Böylelikle partilerin, politikacıların ve siyasi iktidarların da ilgi alanına girmiştir. Geniş kitlelere hükmetmenin ve etkilemenin en işlevsel aracı futboldur artık!
Toplumsal ve siyasal yaşamda “insan olarak” kaybedilen kimlik, kişilik ve değerlerin TV karşısında maç izlerken ya da statlarda veyahut sokaklarda birkaç saat çıldırmayla bulunamayacağı, geç olmadan anlaşılmalıdır. Futbolun kirli bir politika olduğu, kitleleri uyuşturmanın /denetlemenin / yönlendirmenin en önemli araçlarından biri haline geldiği artık fark edilmelidir.
Uruguaylı düşünür Eduardo Galeano futbolda golü orgazma benzetir; “Gol futbolun orgazmıdır” der. Bu benzetmenin, kuşkusuz insanın cinsel dünyasında yaşadığı “mutlu olma ve haz duyarak kendinden geçme hali”yle bir ilişkisi yoktur. Futbol fanatiği haline getirilmiş milyonlarca insanın toplu olarak kendilerinden geçme ve çıldırma durumuna işaret edilmiştir. Bu da karşı kaleye atılan gol anında olmaktadır. Sonuçları ise şovenizm, ırkçılık, toplu cinnet getirme, çevreye ve diğer insanlara zarar verme hareketleri olarak ortaya çıkmaktadır. Öldürme ya da yaralamaya kadar varan gösterilerde toplulukların kendilerini kaybetme halleri yaşanmaktadır. Resmi rakamlara göre ülkemiz nüfusunun beşte birinin silah ruhsatına sahip olduğu dikkate alınırsa, toplumu nasıl tehlikelerin beklediğini tahmin etmek zor olmasa gerektir. Nitekim her önemli milli maç ya da lig maçı sonrasında birçok kişi mutlaka kurşunlarla, ya yaralanmakta ya da hayatını kaybetmektedir. Statlarda ve sokaklarda her türlü çirkin görüntüler yaşanmaktadır.
Ülkemizde milli maç ya da lig maçı sonrası yaşanan bu tür olayları “bir avuç fanatiğin işi”, “holiganların marifeti” diye değerlendirmenin de bir anlamı kalmamıştır. Bugün takım tutan, bir takımın taraftarı olan herkes potansiyel holigan, peşinen fanatiktir! Çünkü futbol artık futbol değildir ve spor olmaktan çıkalı epey olmuştur. Futbol, toplu olarak çıldırma halleriyle, kitlelerin afyonudur. Daha da önemlisi kirletilmiştir. Kirlenmeyen, karanlık işlere ya da kara paraya bulaşmayan tek bir futbol kulübü kalmamıştır. Futbol kulüplerinin ya da milli takımların düzeyli, bilinçli, aklıselim ve kaliteli taraftar yetiştirmek ve kazanmak gibi bir amaçları da yoktur. Futbol kulüpleri, taraftarda ki spor kültürü yetersizliğini ortadan kaldırmak, onları eğitmek ve bilinçlendirmek için hiçbir çaba göstermemektedirler. Dünyanın başka ülkelerinde olduğu gibi kulüpler bünyesinde taraftar dernekleri kurarak spor bilinci ve eğitimi vermek gibi faaliyetlerden ısrarla kaçınmaktadırlar. Hedeflerinde daha çok taraftar, daha çok seyirci ve bunun sonucunda daha fazla bilet satışıyla daha çok para kazanmak vardır. Siz hiç, taraftarlarına eğitim veren, onları spor kültürü açısından yetiştirmek ve geliştirmek için faaliyette bulunan bir futbol kulübü gördünüz mü?
Profesyonelleştikten sonra ki tarihine baktığımızda, futbolun artık futbol olamayacağını, yani spor olmaktan çıktığını birçok örnekte görmek mümkündür. Futbolun, bir dönemden sonra siyasi liderler için politik bir strateji ve taktiğe dönüştüğü açık bir şekilde görülmektedir. Örneğin, İspanya’yı faşist bir rejimle yıllarca yöneten diktatör Franco, “bana yüz bin kişilik bir uyku tulumu yapın” emrini verdiğinde, emrindekiler hemen işe koyulmuş ve 1944 yılında Santiago Bernabeu stadı yapılmıştır. Evet, yanlış okumadınız! Franco’nun “100 bin kişilik uyku tulumu” dediği şey; bugün Real Madrid’in futbol mabedi olan Bernabeu stadıdır.
Yine bir başka diktatör Salazar’a, Portekiz’de uzun yıllar nasıl iktidarda kaldığı sorulunca “3F formülü sayesinde” (“Ben 36 yıl 3F ile Portekiz’i yönettim” sözü ona aittir.) yanıtını vermiştir; yani futbol, fiesta, fado… Futbol, bildiğimiz futboldur. Fiesta, Brezilya karnavalları gibi, kalabalık grupların katıldığı ve her türlü çılgınlığın yaşandığı büyük eğlence etkinlikleridir. Fado ise bizdeki arabesk müziğine benzer bir tür müziktir.
Ünlü Alman filozofu Adorno mealen, “kitleler eğlenirken düzene daha fazla teslim olurlar” demişti. Bugün yakından bakıldığında Türkiye’de futbolun, pop ile arabesk müziğin ve eğlence sektörünün; TV’ler de evlendirme ve eğlence programları, diziler vb.nin bu kadar yaygınlaştırılmasının ve tükettirilmesinin hiç de tesadüf olmadığı açıkça görülür. Amaç, her şeyin yanlış gittiği, hiçbir şeyin düzgün işlemediği bu toplumsal ve ekonomik yaşamda insanları uyku halinde tutmak, böylece düzene daha fazla teslim olmalarını sağlamaktır. Çünkü politikleşmiş, bilinç ve bilgi düzeyi yüksek kitleleri siyaseten yönetmek zordur! Ülkeyi yöneten iktidarlar da bunun farkındadırlar ve en büyük yatırımlarını futbola yapmaktadırlar.
Çağımızda profesyonelleşen spor, insanı kavramaktan çok uzaktır ve insandan kopmuş ayrı bir noktadadır. Başta futbol olmak üzere sporun tekrar, gerçek anlamda spor olarak insanla buluşmasına ihtiyaç vardır. Bu bir mücadele ve spor bilinci sorunudur. Zaman içerisinde insanın insanlaşma süreci gelişip ilerleyerek, insani değerler açısından bir noktaya ulaştığında, ancak o zaman, başta futbol olmak üzere spor da gerçek işlevine geri dönecek, insanla tekrar buluşup kucaklaşacaktır. Ne zaman ki futbol, büyük şirket ve kulüplerin, politikacıların, iş adamlarının, banka sahiplerinin ve mafya babalarının malı olmaktan çıkarılıp her kesin olursa, ancak o zaman bizler, gerçek futbolu ve futbolcuları da izleme imkânına sahip olacağız.
(2019)