SliderUğur Yıldız

El Nuevo Diario Gazetesi’nin Fidel Castro ile Gerçekleştirdiği Röportaj:

Uğur Yıldız arkadaşımızın İngilizceden çevirdiği Castro’nun SSCB ve Stalin hakkındaki son derece tartışmalı bu röportajını okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz…

Röportajı Yapan; Thomas Borge

         Her şey için Stalin’i suçlamak tarihi basitleştirmek olur.

Thomas: Montesquieu, tarihin belirli olayları çevreleyen gürültü olduğunu söylemişti, ancak sosyalist ülkelerin çöküşü ve Küba devriminin hayatta kalması gibi gürültü sayılmayacak olaylar da var. Bu sizin tarihe geçeceğiniz anlamına mı geliyor?
Castro: Sosyalist blok çöktüğünde ilerlemeye devam etmeye karar vermiş olmamız ve şimdi de vahşi bir emperyalist saldırının tek kurbanı haline gelmiş olmamızın tarihte önemli bir olay olduğunu söyleyebilirim.Sosyalist bloğun çöküşü ve SSCB’nin ortadan kalkmasının ardından Küba’nın ilerlemeye devam etmeye ve tehlikelerle ve zorluklarla yüzleşmeye karar vermiş olması bile tarihte önemli bir olaydır. Thomas, önümüzdeki süreçteki olaylara bağlı olarak şekilleneceğini düşünüyorum. Bugün yaptığımız şeyin gerçek önemini önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Thomas: Kuşkusuz buna çok güveniyorsunuz, ben de katılıyorum.Bu Küba Devrimi’nin dünya düzeyinde sosyalist bir seçeneğin yeniden dirilişinin başlangıcı olduğu anlamına mı geliyor?
Castro: Dünyanın karışıklık içinde olduğu bir dönemde son derece olağanüstü değerli olan bazı ilkeleri savunduğumuza inanıyorum. Bu dönem oportünistlerin dönemidir, politikacıların kendilerini şuan ki güçlere kabul ettirmeye çalıştığı ve emperyalist ve askeri  gücün yüceleştirildiğini söyleyebiliriz. İnsanlık daha önce böylesine gerici bir yayılma ve imparatorluk kurma deneyimi yaşamamıştı. Bu sonsuza kadar devam edeceği anlamına gelmiyor. Bu imparatorluk her türlü çelişki tarafından aşındırılmaktadır. Şu anda yaşıyoruz ve değerlerimizi korumanın insanlık için en iyisini isteyen herkes için büyük önem taşıdığına inanıyorum. Sembollerin büyük önem taşıdığına, bayrakların büyük değer taşıdığına inanıyorum ve her zaman da buna inandım. Yalnız bir ada olsak bile bunun çok değerli olacağına inanıyorum. Eğer işgal edilseydik ve sonuna kadar direnebilseydik, bunun büyük bir değeri olurdu. Eğer galip gelebilseydik ki şüphesiz galip geleceğiz, çünkü savaşmaya kararlı milyonlarca insanı yok etmek imkansız olurdu, bunun büyük bir değeri olurdu.
Thomas: Geçenlerde, genel olarak sosyalizme değil ama özel olarak SSCB’ye atıfta bulunarak, sosyalizmin suikasta uğradığını, sırtından hançerlendiğini söylediniz. Sosyalizmi öldüren bu hançerler komplosunda, Gorbaçov’un suikastçılardan biri olduğunu söyleyebilir misiniz?
Castro: Hayır, Gorbaçov hakkında böyle bir şey söyleyemem çünkü Gorbaçov hakkında başka bir görüşüm var ve bu SSCB’nin yıkımını planlayan bir suikastçı görüşü değil.

SSCB inanılmaz bir şekilde kendi kendini yok etti. Bu kendi kendini yok etmenin sorumluluğu hiç kuşkusuz ülkenin liderlerinin, o ulusu yönetenlerin elindedir. Bazıları ülkeyi yok ettiklerinin farkındaydı, bazıları ise farkında değildi. Aşağı yukarı söylemeye çalıştığım buydu ve biz bunu başından beri gördük.

Gorbaçov’un SSCB’nin yıkımının farkında olduğu bir rol oynadığını söyleyemem çünkü Gorbaçov’un sosyalizmi geliştirmek için mücadele etme niyetinde olduğundan hiç şüphem yok.

Partinin  SSCB’de sosyalizmi geliştirme çabalarını onayladık. Ancak sadece SSCB’de sosyalizmin yıkılmasını değil, aynı zamanda SSCB’nin kendisinin de yıkılmasını onaylayamazdık ve asla kabul etmezdik. Bu tüm dünya halklarına korkunç zararlar verdi ve özellikle Üçüncü Dünya için kötü bir durum yarattı.

Sovyetler kendi kendilerini yok etmeseydi, strateji ve taktiklerden, ülkenin siyasi ve hükümet politikalarından sorumlu olanlar ülkeyi yok etmeseydi, emperyalizm Sovyetler Birliği’ni parçalayabilirdi. Başka bir deyişle, sosyalizm doğal nedenlerle ölmedi: bu bir intihardı, sosyalizm öldürüldü. Demek istediğim buydu.
Thomas: Fidel, Latin Amerikalı devrimci liderlerin çoğu için sosyalizmin mevcut krizinin bir beyni var: Josef Stalin.
Castro: Stalin’in büyük hatalar yaptığına ama aynı zamanda büyük bir bilgelik gösterdiğine inanıyorum.

Bana göre Sovyetler Birliği’nde meydana gelen her şey için Stalin’i suçlamak tarihsel bir basitçilik olur, çünkü hiç kimse tek başına belirli koşulları yaratamazdı. Bu SSCB’nin bir zamanlar olduğu şey için tüm övgüyü Stalin’e vermekle aynı şey olurdu. Bu mümkün değildir! Milyonlarca ve milyonlarca kahraman insanın çabalarının SSCB’nin gelişmesine ve yüz milyonlarca insanın lehine dünyada önemli bir rol oynamasına katkıda bulunduğuna inanıyorum.
Stalin’i pek çok konuda eleştirdim. Öncelikle yasal çerçeveyi yerine getirmemesini eleştirdim. Stalin’in muazzam bir güç suiistimali yaptığına inanıyorum. Bu da her zaman sahip olduğum bir başka kanaattir.Stalin’in muazzam bir gücü kötüye kullandığına inanıyorum. Bu her zaman sahip olduğum başka bir kanaattimdir. Stalin’in tarım politikasının, toprağı kamulaştırması için ilerici bir süreç geliştirmediğini hissediyorum. Bence toprağı kamulaştırma süreci daha önce başlamalı ve kademeli olarak uygulanmalıydı. Şiddetle uygulaması nedeniyle tarihin çok kısa bir döneminde çok yüksek bir ekonomik ve insani maliyeti oldu. Ayrıca Stalin’in savaştan önceki politikasının tamamen hatalı olduğunu düşünüyorum. Batılı güçlerin Hitler’i bir canavara, gerçek bir tehdide dönüşene kadar desteklediğini kimse inkar edemez. Batılı güçlerin Hitler’den önce gösterdikleri korkunç zayıflık inkar edilemez. Bu durum Hitler’in yayılmacılığını ve Stalin’in korkusunu cesaretlendirdi ve Stalin’i hayatım boyunca eleştireceğim bir şey yapmaya itti, çünkü bunun ilkelerin açık bir ihlali olduğuna inanıyorum: ne pahasına olursa olsun Hitler’le barış arayışı, zaman kazanmak için oyalanmak. Devrimci yaşamımız boyunca, Küba Devrimi’nin görece uzun tarihi boyunca, zaman kazanmak ya da herhangi bir pratik avantaj elde etmek için tek bir ilkeyi bile müzakere etmedik. Stalin, Almanların Danzig Koridorunun teslim edilmesini talep ettiği bir dönemde ünlü Molotov-Ribbentrop Paktı’nı kabul etti.

Bana kalırsa saldırmazlık paktı zaman kazandırmak bir yana, zaman kaybettirdi çünkü savaş yine de patlak verdi. Sonra, bana göre, bir başka büyük hata daha yaptı.Çünkü Polonya saldırıya uğradığında, Ukraynalı ya da Rus nüfusa sahip olduğu için tartışmalı olan bu bölgeyi işgal etmek için birlikler gönderdi.
Ayrıca Finlandiya’ya karşı girişilen küçük savaşın da ilkeler ve uluslararası hukuk açısından bir başka korkunç hata olduğuna inanıyorum.

Stalin, dünyanın büyük bir kısmı tarafından eleştirilen ve SSCB’nin büyük dostları olan Komünistleri bu olayların her birini desteklemek zorunda bırakarak çok zor bir duruma sokan bir dizi hata yaptı.

Madem bu konuyu tartışıyoruz, size şunu söylemeliyim ki bu konuyu hiçbir gazeteciyle (ya da başka bir vesileyle) tartışmadım.

Bahsettiğim şeyler ilkelere ve doktrine aykırıdır; hatta siyasi akla da aykırıdır. Eylül 1939’dan Haziran 1941’e kadar SSCB’nin kendini yeniden silahlandırabileceği bir yıl dokuz aylık bir dönem olduğu doğru olsa da, güçlenen Hitler olmuştur.

Hitler 1939’da SSCB’ye savaş ilan etseydi, yıkım 1941’deki yıkımdan daha az olacak ve Napolyon Bonapart ile aynı kaderi paylaşacaktı. Halkın düzensiz bir savaşa katılmasıyla SSCB Hitler’i yenebilirdi.

Son olarak, Stalin’in karakteri, her şeye karşı korkunç güvensizliği, başka hatalar yapmasına neden oldu: bunlardan biri Alman entrikalarının tuzağına düşmek ve silahlı kuvvetlerde korkunç, kanlı bir tasfiye yapmak ve savaş arifesinde Sovyet Ordusu’nun neredeyse kafasını kesmekti.

Thomas: Sizce Stalin’in başarıları nelerdi?
Castro: Sovyetler Birliği’nde birliği sağladı. Lenin’in başlattığı şeyi, yani parti birliğini pekiştirdi. Uluslararası devrimci harekete yeni bir ivme kazandırdı. SSCB’nin sanayileşmesi Stalin’in en akıllıca eylemlerinden biriydi ve SSCB’nin direnme kapasitesinde belirleyici bir faktör olduğuna inanıyorum.

Stalin’in – ve onu destekleyen ekibin – en büyük başarılarından biri, savaş endüstrisini ve ana stratejik endüstrileri Sibirya’ya ve Sovyet topraklarının derinliklerine taşıma planıydı.

Stalin’in savaş sırasında SSCB’yi iyi yönettiğine inanıyorum. Birçok generale, Jukov’a ve en parlak Sovyet generallerine göre Stalin SSCB’nin savunulmasında ve Nazizme karşı savaşta önemli bir rol oynamıştır. Hepsi bunu kabul etti.

Bence Stalin’in tarafsız bir analizi yapılmalı. Olan biten her şey için onu suçlamak tarihsel basitçilik olur.

İlk Yayınlanma Tarihi: El Nuevo Diario, Managua, 3 Haziran 1992
Kaynak: https://www.marxists.org

Uğur YILDIZ

Paylaşalım