Dünyanın En Küçük İşçi Lideri: İkbal Masih
Dünyada milyonlarca çocuk, başta yoksunluk ve geçim sıkıntısı olmak üzere değişik nedenlerden dolayı çalışmak zorunda.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre dünyada 73 milyonu “tehlikeli” işlerde olmak üzere toplam 152 milyon çocuk işçi bulunuyor. Değişik işlerde zorla ya da ailelerinin yoksul olmasından dolayı mecburen çalışmak durumundalar. Tarım sektörü yüzde 70,9’luk oranla, çocuk işçilerin en fazla çalıştığı alanların başında geliyor. Bunu sırasıyla hizmet ve sanayi sektörü izliyor.
Çocukların küçük yaşlarda çalışmaya başlamaları, başarı olarak algılanmıyor. Dünyanın en önemli problemlerinden biri olarak görülüyor. Birçok uluslararası kuruluş, çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için mücadele ediyor. Çalışma hayatının başta gelen sorunlarından biri olan çocuk işçiliği, çocukların çocukluk dönemlerini yaşamaktan alıkoyuyor. Potansiyellerini, yeteneklerini zarara uğratıyor ve kendilerine olan saygılarının eksilmesine neden oluyor. En önemlisi de, fiziksel ve zihinsel gelişimlerini engelliyor.
Türkiye’de 2 milyona yakın çocuk işçi var ve TÜİK’in 2016 verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalışıyor. Her 10 çocuktan 8’i güvencesiz. Türkiye’de çocuk işçiliği iş cinayetleri raporuna göre, 2013’ten 2018’in ilk 5 ayına kadar 319 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. Türkiye’de 2012’de 601 bin olan 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı, 2016’da 709 bine ulaştı. (Veriler Cumhuriyet Gazetesinden.)
Bir diğer önemli nokta ise, Türkiye’de “çıraklık” adı altında mesleki eğitim alıyormuş gibi gösterilen çocukların çalıştırılmasının yasal hale getirilmiş olmasıdır. Bu yöntemle milyonlarca çocuğun emeği sömürülmektedir. 2015 yılı verilerine göre çırak işçi sayısı 245 bin iken, günümüzde bu sayı 1 milyonu aşmış durumdadır.
Avrupa Birliği’nin yapmış olduğu yoksunluk tanımına göre, 2017 yılında Türkiye’de her üç çocuktan biri, başka bir deyişle 7 milyonu aşkın çocuk şiddetli maddi yoksunluk içinde olan hanelerde yaşamaktadır. Bu nedenle çocuklar çok küçük yaşlarda çalışmaya zorlanmakta ya da mecbur kalmaktadırlar.
Maddi yoksunluk ölçütü, ülkelerin yoksulluk düzeyini ölçmek ve analiz etmek için kullanılmaktadır. Kalıcı ya da uzun süren gelir yoksulluğunun bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Maddi yoksunluk, çocuklarda genelde atlatılamayan ve ömür boyu süren travma ve psikolojik bozukluklara neden olabilmektedir.
Bu uzun girişi, çocuk işçi, aynı zamanda dünyanın en küçük işçi lideri olan İkbal Masih’i anlatmadan önce, onun mücadele ettiği tabloyu göstermek için yaptık.
İkbal Masih, bizim gibi gelişmeye çalışan ülkelerde çocuk emeğinin nasıl istismar edildiğinin ve bu istismara karşı verilen mücadelenin sembol ismi olan Pakistanlı bir çocuk işçidir.
İkbal Masih, Pakistan’ın en yoksul bölgelerinden biri olan, Lakor bölgesinde yer alan Mudrike’de 1982 yılında doğar. Dört yaşına geldiğinde ailesinin daha önce alıp ödeyemediği 600 Rupi peshgin (bir çeşit tefecilik borcu), yani yaklaşık olarak 16 dolar borç karşılığında bir halı dokuma fabrikasında çalıştırılmak üzere satılır. Burada haftanın 7 günü, günde 14 saat çalıştırılır. 10 yaşına geldiğinde sadece 27 kilodur ve boyu da bir metrenin biraz üzerindedir.
İkbal 10 yaşında, Pakistan Yüce Mahkemesinin, esir işçi (rehinli işçi) çalıştırmayı yasakladığını öğrenir. Yasadışı ve kaçak çalıştırıldığının farkına varır. Bunun üzerine çalıştırıldığı yerden kaçar. İşverenin şikâyeti üzerine polis tarafından yakalanır ve geri getirilir. Üstelik polis işyeri sahibine, bir daha kaçamaması için çalışırken bacağından zincirlemesini önerir. İkbal tekrar kaçar ve Rehinli İşçilere Özgürlük Hareketi (BLLF) adında ki sivil toplum kuruluşuyla ilişkiye geçer. Bu kuruluşun yardımıyla tüm dünyada çocuk işçileriyle ilgili konuşmalar yapar. İkbal bu dönemde okula gitmeye de karar verir ve 4 senelik okulunu 2 senede tamamlar.
Çevresinde, kendisi gibi 30 çocukla birlikte bir tutsak olarak 6 sene çalışmıştır. Çalıştığı yerde, çocukların hemen hepsine sadece hayatta kalmalarına yetecek kadar su ve yemek verilir. Tabi ki bunun bir nedeni vardır. Amaç, çocuk işçilerin mümkün olduğu sürece büyümelerini engellemek ve küçük tutabilmektir. Çünkü en pahalı halıları ancak o küçücük parmaklar dokuyabilmektedir.
Cezaların çok ağır olduğu bu kölelik sistemine İkbal daha bebek sayılacak yaşta girmiştir. Altı yaşına geldiğinde isyan etmeye ve çocukların bakıcılarına kök söktürmeye başlamıştır. Kötü beslenme şartları ve halı tezgâhının başında iki büklüm, saatlerce oturmasından dolayı İkbal bedenen bir türlü gelişememiştir. 10 yaşındayken hala 5 yaşında bir çocuğun kilosuna ve boyuna sahiptir. Omurgası yamulmuştur ve ölünceye kadar böbrek sorunları yaşamıştır.
Altı yıl boyunca tutsak bir halde yaşam mücadelesi veren İkbal, bir gün kasabada aktivist bir grubun toplantısı olduğunu duyar. Büyük bir risk alır. Günün sonunda bir şekilde diğer çocukların da yardımıyla ve onlara geri döneceğine dair söz vererek toplantıya katılmak için yeraltındaki köhne fabrikadan kaçar. O toplantıda İkbal, Pakistan devleti tarafından peshgi’nin yasadışı ilan edildiğini öğrenir. Derneğin lideriyle konuşup yardımını isteyen İkbal, kısa sürede onu köle taciri patronlarının elinden kurtaracak gerekli evrakları hazırlar. Evraklarını fabrika sahibine bizzat kendi götürür. Çünkü orada diğer esir çocuklara seslenebilme imkânı bulacaktır. Onlara şunu söyler: “Korkmayın. Her şeyi öğrendim. Benimle gelin. Sizler özgürsünüz.” Fabrikaya geri dönüp evrakları patrona verdiğinde adam öfkesinden kendini kaybeder ama bir şey de yapamaz. Diğer yandan İkbal Masih bu girişimiyle daha ilk günde, kendi durumunda olan 34 çocuğu özgürlüğüne kavuşturur.
Yaşının küçüklüğü ve bedeninin zayıflığına rağmen İkbal büyük bir yüreğe ve güçlü bir kişiliğe sahiptir. Köle gibi satılan ve küçük yaşlarına rağmen ağır şartlarda rehin olarak çalıştırılan çocukların hak ve özgürlükleri için büyük çabalar gösterir.
Konuşma yeteneği, cesareti ve azmi ile Pakistan’ı etkilediği gibi dünyayı da etkiler. Bu arada, çocuk işçi çalıştıranlarla kol kola olan çocuk mafyasının da dikkatini çeker. Mafya, İkbal Masih’ten çekinir ama takip etmekten de vazgeçmez.
Dünyanın başka ülkelerinde konuşmalar yapması için davetler alan İkbal, İsviçre ve Amerika’da birçok okulda konuşma yapar. Farkında olmadan dünyanın başka ülkelerinde ki çocuk işçileri etkiler ve onların da hayatlarını değiştirir.
Çocuk işçiliğine karşı verdiği mücadele dünya çapında duyulmaya ve ses getirmeye başlayınca, 1995 yılında henüz 13 yaşında iken öldürülür. İkbal Masih’in ölümü örtbas edilir. Fakat İkbal Masih öldürülmüş olsa da, onun izinden gidenlere büyük bir cesaret örneği olmuştur. Etkilediği ve mücadele ruhu kazandırdığı çocuklardan birisi olan Craig Kielburger, çocuk işçilerin mücadelesine onun bıraktığı yerden devam eder. Free The Children derneğini kurar ve 650’den fazla okul açar.
Mebuse Tekay, “Batı Doğu’dan Başlar” adlı gezi kitabında, Pakistan’da aileleri tarafından dokuma atölyelerine, spor ayakkabı fabrikalarına satılan çocuklardan bahsederken İkbal Masih’e de değinir. Batılı sivil toplum kuruluşları tarafından çocuk işçi kullanımını engellemek üzere ürünlerde, “bu üründe çocuk emeği kullanılmamıştır” damgasının yer almasını isteyen kampanyalar döneminde yaşanır olay.
“İşte bu kampanyalar başlarken, ailesinin borcuna karşılık bir halı atölyesine satılan İkbal Masih, 10 yaşına basıyor. On yaş deyip geçmeyin. Dört yaşında başladığı işçilikte ustalaşmış, büyümeden olgunlaşıvermiş, zeki bir genç artık. Yaşadığı koşullara isyan duygusuyla dolup taşıyor yüreği. Rehin kalmaktan usanmış ayakları, onu, ülkesinin Rehinli İşçilere Özgürlük Hareketi’ne (BLLF) taşıyor. İş koşullarının iyileştirilmesi için yaptığı konuşmalar basına geçince işten atılıyor; yılmıyor, çocuk işçi mücadelesinin simgesi oluyor. 1994 yılında bir Amerikan televizyonuyla yaptığı söyleşide, çocuk işçilerin haklarını korumak için avukat olmak istediğini söylüyor. Boston’dan burs geliyor, orta öğrenimini tamamlayıp, hukuk eğitimi yapması için 1995 yılında Amerika’ya gitmeye hazırlanırken, çocuk işçi mafyasının adının karıştığı bir suikaste kurban gidiyor. BLLF, 13 yaşındaki İkbal’in cenazesinin kaldırılacağı gün, çırakların çalıştırılmamasını istiyor. Kimin umurunda? Pakistan’ın dört bir yanından akın eden, on binden fazla çocuk işçi kaldırıyor cenazeyi.” (age,sayfa: 58-59)
Ölmeden önce bir konuşmasında, “Şimdi işler değişti. Eskiden ben patronlarımdan korkuyordum. Şimdi onlar benden korkuyor.” diyen İkbal Masih, patronların korkuları alçakça bir cinayete dönüşünce, çocuk yaşta bu dünyadan koparılır. Ama verdiği mücadele ve sergilediği örnek tutum, dünyanın tüm çocuk işçilerinin belleğinde capcanlı olarak yaşamaya devam eder.