ARŞİVMehmet Ali YAZICIPolitikaSlider

CNN’NİN TÜRKÜ MÜ OLUR?

“Televizyon, aylak, şuuru iğdiş edilmiş, hiçbir zaman okumak ve düşünmek alışkanlığı kazanamamış sokaktaki adam için icat edilmiş afyondur.”(Cemil Meriç)

Körfez Savaşı sırasında haber yapmak için Irak’a giden CNN Türk ekibi, köyleri dolaşırken, savaşla ilgili olarak bir Irak köylüsüyle röportaj yapmak ister. Köylü ekibe hangi televizyon kanalından olduklarını sorar. “CNN Türk” yanıtını alınca, “CNN’nin Türk’ü mü olurmuş! CNN Amerikan televizyon kanalıdır. Bunlar İslam’ı ve Arapları karalayan haber ve programlar yapmaktadırlar. Sizinle söyleşi yapmam!” der.

Iraklı köylü, yabancı menşeili televizyon kanallarının ne yaptıklarını çok iyi anlamış, biz anlayabildik mi? Yabancı televizyon kanallarının yerelleşmeleri, başka ülkelere medya kuruluşlarının taşınması ve televizyon kanalları açmaları vb. ne anlama geliyor? Ülkemizde Türkçe yayın yapan yabancı menşeili birçok televizyon kanalı var ve özellikle habercilik alanında toplum üzerinde etkililer.

Son yıllarda televizyon ve gazeteler tuhaf bir hal aldı. Eskiden doğru ve gerçekçi habercilik anlayışında farklılık gösteren medya şimdilerde “iktidar yanlısı olan ve olmayan” şeklinde ikiye bölünmüş durumda. Bu bölünme doğal olarak izleyici kitlesine de yansıyor. Birkaç televizyon kanalı objektif habercilik yapmak için çaba sarf ederken, çoğunluk bu bölünmenin izlerini taşıyor.

İktidar yanlısı televizyon kanallarını bir yana bırakıp (a haber, atv vb. Bu kanallar siyasi iktidarla o kadar özdeş bir hal aldılar ki,  tartışmaya bile değmezler) muhalefet cephesinde görünen ve doğru-gerçekçi habercilik yaptığını iddia eden yabancı menşeili kanalları anlamaya çalışmak gerekiyor.

Ülkemizde yabancı televizyon kanallarından biri de Fox  televizyonudur. Kurucusu Rupert Murdoch’tır. Avustralya kökenli ABD vatandaşıdır. ABD medyasının yüzde yetmişini elinde tutmaktadır. Avrupa’da da televizyon kanalları ve gazeteleri vardır. Dünyanın medya devidir.  Yetmiş beş televizyon kanalına ve 175 gazeteye sahiptir. 2006 yılında dünyada televizyon aracılığıyla 600 milyon ve gazeteleri aracılığıyla 11 milyon insana ulaşıyordu. ABD yönetimine çok yakın ve içli dışlı bir medya patronudur.

İhlas Holdingin iflasıyla, bünyesinde bulunan TGRT’yi Rupert Murdoch satın aldı. TGRT’nin isim hakkı İhlas’ın sahibi olan Enver Ören’in Ailesi’ne bırakıldı ve kanalın adı “Fox” olarak değiştirildi.

Fox Televizyonu yayın hayatını en çok izlenen kanallar listesinde sürdürüyor. Türkiye’de hak, hukuk ve adalet gibi değerleri savunduğunu, demokrasiden, insan haklarından ve ezilenlerden yana olduğunu, objektif, yansız ve tarafsız habercilik yaptığını iddia ediyor.

ABD emperyalizminin çıkarları doğrultusunda hareket eden bir medya kuruluşunun televizyon kanalının, hak ve özgürlüklerden yana olmayacağı, demokrasiye bağlı kalmayacağı ve insan haklarına önem vermeyeceği tarihsel olarak bilinen gerçeklerdir. Ancak şu var: Bizim gibi ülkeler üzerinde oynanan oyunlarda emperyalizm hiçbir zaman tek ata oynamaz.  Bunun için de muhalefet güçlerini göz ardı etmez. İktidarı da muhalefeti de bir şekliyle kontrol altında tutmaya ve yönlendirmeye çalışır. Bugün başka ülkelerde ki toplumsal muhalefeti denetim altında tutma ve yönlendirmede en önemli araçlardan biri de medya organları ve özellikle televizyonlardır.

Rupert Murdoch politik açıdan muhafazakâr olmakla, muhafazakâr politikacıları ve görüşleri savunmakla eleştiriliyor. Profesör Roy Greenslade, Guardian Unlimited için yazdığı bir makalede Murdoch’un medya grubuna ait 175 gazetenin tamamının, Irak savaşını savunan haberler yaptığını ileri sürmüştür.

Diğer yandan, Murdoch’un sahibi olduğu News of the World gazetesinin, öldürülen bir genç kızın telefon mesajlarını sildiği ortaya çıkarılmış, patlak veren skandalda, asker ailelerinin ve birçok ünlünün telefonlarının dinlendiği de anlaşılmıştır. Bu skandallar sonucunda gazetenin kapatılmasına karar verilmiştir.

Murdoch, çalışanlarının sürekli haklarını gasp eden bir medya patronudur ve emekçi düşmanıdır. Personel sayısını azaltması ve işletme masraflarını kısması sayesinde başarılı olmuştur. Times adlı Londra gazetesinin neden olduğu olaylarda Murdoch 5 bin 500 işçinin işine son vermiş, bunların yerine örgütlenmemiş matbaacı ve dizgiciler çalıştırmıştır

Örnekler çok ama yerimiz kısıtlı olduğu için hepsini aktarma imkânımız yok. Böyle bir kişinin patronu olduğu bir televizyon kanalı ülkemizde demokrasiyi, demokratik değerleri, özgürlükleri ve gerçek haberciliği temsil ettiğini iddia ederek yayıncılık yapıyor! Toplumun büyük kesimi de buna inanıyor.

Medya denildiğinde ilk akla gelen televizyon kanalları oluyor. Medya halkın sesi midir?  Yoksa toplumdaki iç ve dış güçlerin, güçlü ve baskın grupların sesini duyuran, onların sözcülüğünü yapan güdümlü araçlar mıdır?

Bugün medya, özellikle televizyonlar, kendi yağlarıyla kavrulmaya çalışan bir iki kanal dışında hepsi toplumdaki etkin güçlerin, sermayenin ve siyasi iktidarların vazgeçilmez ve çok güçlü silahlarıdır. Toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel problemlerini manipüle edip, geniş halk kitlelerinin ilgi, dikkat ve enerjilerini başka alanlara kanalize etme görevlerini icra etmektedir. Dördüncü kuvvet olarak tanımlanmasına rağmen medya bu özelliğini çoktan yitirmiş, diğer kuvvetlerden olan “yürütme”ye eklemlenmiş durumdadır.

Fakat şurası çok açık bir gerçektir ki, başta televizyon ve gazeteler olmak üzere bu gün medya çok önemli bir toplumsal güçtür. Bunun içindir ki bu gücü siyasi parti ve iktidarlar kendi lehlerine kullanmak için çaba sarf etmektedirler. Egemenler bu gücü kimi zaman kendi lehlerine kullanmışlar, kimi zaman da kendilerine karşı gördüklerinde engellemeye çalışmışlardır. Sansür, yasaklama ve ceza tehdidi gibi müeyyideleri, kendilerine karşı olan medya gücünü sınırlamak için her zaman ellerinin altında tutmuşlardır. 

Bazı araştırmacılar, örneğin Amerikan medyasını “ikinci hükümet” (second government) olarak nitelendirmektedirler. Bu tespit hemen hemen bütün ülkeler için de geçerlidir. Haber medyası, yalnızca bireylerin siyasi yönelimlerini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda siyasi karar verme mekanizması, siyasi liderler ve hükümet üzerinde de çok etkin bir baskı gücü oluşturur. Hükümet politikaları şekillendirilirken, diğer bazı toplumsal güçler gibi medya da, hükümetin emrinde yönlendirici ve şekillendirici bir güç olarak önemli roller oynar.

Medya her dönem kontrol altında tutulmuştur ve bugün de, gerek dünyada gerek ülkemizde kontrol altında tutulmaktadır. Bağımsız, özgür ve objektif yayıncılık anlayışı taşıyan medya kuruluşlarının sayısı her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Bu durumu akılda tutarak takipçi ve izleyici olarak bizler, yani medya tüketicileri, bilinçli ve seçici olmak durumundayız.  Her türden medya takipçiliğinde eleştirel bir yaklaşım edinmek, gerçek olmayan, yalana ve manipülasyona dayalı haber, olay ve gelişmeler karşısında bizlerde paratoner işlevi görecektir.

Mehmet Ali YAZICI

Paylaşalım