Mehmet Ali YAZICISliderSöyleşiler

BİR POPÜLER KÜLTÜR İKONU; ACUN ILICALI

“Sadece aptalların ciddiye alındığı bir dünyada yaşıyoruz. O halde beni anlamıyorlar diye üzülmek niye?” (Oscar Wilde)

Son yıllarda başta televizyonlar olmak üzere bilumum medya, popüler kültür ürün ve ikonlarıyla; yerli, yabancı pespaye dizilerle, yarışma programlarıyla dolup taşıyor. Hepsi de toplumsal ve kültürel yozlaşmanın birer aracı işlevi görüyor. Popüler kültür, en kısa tanımıyla insanları ve toplumları yozlaştıran, öz benliklerinden uzaklaştıran ve kendilerine yabancılaştıran, gündelik yaşamın tüketim kültürü demektir. Popüler Kültür olgusu 20. Yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmış ve sermayenin küresel hareketleriyle birlikte tüm dünyaya yayılmıştır. Toplumsal modernleşme ile eş tutulan popüler kültür, gelişmiş olmanın bir göstergesi olarak kabul edilerek aynı zamanda genel ve tarafsız olan, yereli ifade eden eski halk kültürü kavramı yerine geçirilmiştir. Böylece geleneksel halk kültürü silinip atılmıştır. Türk Dil Kurumu(TDK) sözlüğü popüler kültür kavramını, “belli bir dönem için geçerli olan, hızlı üretilen ve hızlı tüketilen kültürel ögelerin bütünü” olarak tanımlamaktadır.

Bu kültürde özendirilen yaşam anlayışı, başarı ve kazanç biçimleri, kolay yoldan ünlü olmak, zahmetsiz para kazanmak ve hedonist bir yaşam kurmaktan ibarettir. Cahil, ün ve para düşkünü popüler kültür taşıyıcılarının görevleri, rantiyecilerin, mafya babalarının, vurguncuların, kibar fahişelerin vb. yaşamlarını anlatan programlarla, popüler kültürün özendirdiği yaşam biçimlerini izleyiciye aktarmak ve onları da böylesi bir yaşama özendirmekten ibarettir. Çünkü bağlı oldukları sermaye ve güç odakları bunun böyle olmasını istemektedirler.

“Rantiyelerin, mafya babalarının, vurguncuların, kibar fahişelerin yaşamları, dedikodu programlarında, dizilerde kamuoyuna ballandıra ballandıra aktarılmıyor, üretimci-emek sahibi insanlar ‘enayi’ yerine konulup bunlara özendirilmeye çalışılmıyor mu? İki sözcüğü bir araya getiremeyen, en temel müzik bilgisi, ses ve kulak yoksunu delikanlılar, genç kızlardan, hiç gayret göstermeden ‘star’ imâl edilip bunlar kısa süreliğine de olsa ışıltılı bir yaşama yükseltilmiyor ve (giderek kısalan) kullanma süreleri bittiğinde bir kenara fırlatılıp atılmıyorlar mı? Ekran ‘Bunlar Türkçe’yi nerede öğrenmiş acaba? ‘ dedirten, iki sözcüğü bir araya getirmekten aciz, tek avantajları cömertçe sergiledikleri genç bedenleri olan çokbilmiş cahillerle dolup taşmıyor mu?” (Özgür Üniversite Kitaplığı, Medya Eleştirisi…sf.10)

Popüler kültür, insanları bilinçsizce bir tüketim girdabına sürükleyerek, alabildiğine geniş bir tüketim toplumu yaratmayı amaçlar. Ne yazık ki günümüzde bu amacını da gerçekleştirmiştir.  Popüler kültür ürünlerinin özümsenmesi, dağıtılması ve yayılması, inanılmaz bir boyuta ulaşmış durumdadır. Bugün ülkemizde yabancı pembe diziler, ıvır zıvır filmler, magazin ve show programları, yarışma programları vb. alt ve orta sınıfların sanki kendi imalatlarıymış gibi ilgi görmekte, reyting almakta ve izlenmektedir. Hemen hemen bütün yeni ve yarı-sömürge ülkelerde ki kültürel durum budur. Bu ülkelerde Batı merkezli kültür ürünleri ve tüketim maddeleri, müthiş bir sahiplenme duygusuyla tüketilmektedir. Toplumların bilinci, ekranlardan yapılan imaj ve reklam bombardımanıyla uyuşturulmuş durumdadır. İnsanlar neyi- niçin-neden beğendiklerinin ya da tükettiklerinin farkında bile değillerdir. Bugün ülkemizde kültürel düzlemde neredeyse “bize ait” hiçbir şey kalmamıştır.

Bu elbette planlı işleyen bir süreçtir ve yerel işbirlikçiler aracılığıyla yürütülmektedir. Emperyalizmin kültürünü yayan sermaye, S.Hall’ın deyişiyle  “Yerel sermayeler aracılığıyla, diğer siyasal ve ekonomik seçkinlerin iş birliği içinde hüküm sürebileceğini anlamış bir sermaye biçimidir. Onları silip atmaya kalkışmaz; onların aracılığıyla işler.”

Türk televizyon dünyasında popüler kültür üreticisi ve taşıyıcısı olarak birçok ünlü mevcuttur. Bunlardan belki de en ünlüsü Acun Ilıcalı’dır.  Kendi ifadesiyle, 1990’lı yıllarda aylık yüz dolara televizyonlarda mesai yaparken kısa sürede televizyoncu, yapımcı ve sunucu olarak ünlenmiş, şöhret basamaklarını bir bir çıkarak, popüler kültür ikonu olmayı başarmıştır. Aynı zamanda, kısa sürede dolar milyoneri olarak ülkenin en zengin elitleri arasına girmiştir.  Ünlü televizyon yapımcısı ve sunucusu olan Acun Ilıcalı, Survivor, Fear Factor, Acun Firarda, Var Mısın? Yok Musun?, Yetenek Sizsiniz Türkiye ve O Ses Türkiye isimli programların yapımcı ve sunucusu olarak tanınmıştır. Aşağıda da değineceğimiz gibi bu yedi programın beşi yabancı menşelidir ve Türk televizyonculuğuyla bir alakaları yoktur.

Acun Ilıcalı kırık dökük İngilizcesi dışında herhangi bir yeteneğe ve özelliğe sahip değildir. Bu durumu onun ünlenmesine ve bir popüler kültür ikonu olmasına engel olmamıştır!

Verdiği bir röportajda kendi durumunu şöyle anlatmaktadır: “Amcam beni (amcası bir profesördür-bn-) 2,5 ay çalıştırdı ve sınava girdim, sıfır aldım. Babam çok şaşırdı, gözlerine inanamadı bir kâğıda bir de bana baktı. ‘Doğru mu bu! Aynı şeyi mi görüyoruz!’ diye sorarak bana baktı. Ben de kâğıda baktım. Kâğıdın boş olduğunu biliyordum yine de kâğıda bakma gereği duydum. Anlamıyordum. Algılayamıyordum. Konsantrasyon problemleri yaşıyordum.”

İlköğretim hayatı böyle ite kaka geçtikten sonra, Lisede de durum değişmez.  Kendi ifadelerinden yola çıkılarak bir internet sitesinde yapılan değerlendirme, Acun Ilıcalı’nın Lise hayatına açıklık getirmektedir: “Hemen hemen bütün derslerinde başarısızdır. Tek beden ve müzik derslerinde zar zor orta derece de geçmeyi başarabiliyordu. Tamamen gırgır, şamata, eğlence peşindeydi. Ders çalışmadığı ve algılayamadığı için hep muzipliğe kafası çalışıyordu. İstemediği veya sevmediği bir şey geldiğinde de bunu oyuna çevirerek eğlenerek yapmayı başarıyordu. Liseden ders çalışmadan mezun olamayacağını bildiği için kendi kopya çekme tekniklerini geliştirdi ve ite kaka dersleri geçebildi.”

Acun Ilıcalı’nın üniversite hayatı da pek farklı olmaz. Zar zor kazandığı İstanbul Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü yedi yılda bitiremez ve mezun olamadan okulu bırakır. Buna rağmen televizyonculuk hayatında birileri ona “yürü ya kulum!” der ve o da yürür. Yapımcılık ve sunuculuktan sonra bir televizyon kanalı sahibi olur. Üniversite kurar. Eğitimini kopya çekerek tamamlayan biri olarak genç kuşaklara “kariyer” dersleri vermeye başlar. O, Türk gençliğinin bir idolüdür artık!

Acun Ilıcalı’nın kişisel bir yeteneği ve başarısı olmamasına rağmen televizyonculukta nasıl bu kadar yükseldiğini anlamak gerçekten zordur. Bu yükselme durumunu Adnan Oktar’ın öğrencisi olmasına bağlayanlar vardır.  2018’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca başlatılan soruşturma doğrultusunda Adnan Oktar ve çetesine yönelik 3 bin 908 sayfalık iddianame hazırlanmıştı. Tutuklu bulunan Adnan Oktar’ın yargılanması sürerken eski bir gazeteye ait fotoğraf ortaya çıkar. Sosyal medyada paylaşılan bu fotoğrafta, yapımcı Acun Ilıcalı’nın da aralarında olduğu iddia edilen gruba

suç örgütü lideri Adnan Oktar’ın önderlik ettiği görülür. Fotoğraf çeşitli haber sitelerinde okurlara servis edilirken yapımcı Acun Ilıcalı bir açıklama yapmaz.

Adnan Oktar daha önce Acun Ilıcalı’nın kendi öğrencisi olduğunu iddia etmiş, “Acun Ilıcalı da benim talebemdi. Abisi de. Doktordur abisi. Uzun süre benim yanımda kaldı abisi. Daha eskidir. Acun da 10-15 yıllık talebemdir. O çok yaman bir kerata. Küçük yaşta annesi babası trafik kazasında ölmüştü. Küçük sevimli bir kızı vardı, onu çok severdik” ifadelerini kullanmıştı. (Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi, İnternet Sitesi, 7 Ocak 2021)

Adnan Oktar davasında yargılanan bazı sanıklar ise kendilerini Adnan Oktar’la tanıştıranın Acun Ilıcalı olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Gelelim, Acun Ilıcalı’nın yapımcı ve sunucu olarak Türk Televizyonlarına kazandırdığı iddia edilen programlara…

“Yetenek Sizsiniz Türkiye” programı 2009 yılında Show TV’de yayınlanmaya başlamış ve 2017 yılında yayın hayatına son verilmiştir. Yetenek yarışması olarak lanse edilmiştir. Program sonlanırken, 2022 yılında Exxen adlı platformda yayınlanacağı açıklaması yapılmıştır.

“Acun Firarda”, Acun Ilıcalı tarafından yapılmış bir gezi-eğlence programıdır. 1999 yılında Show TV’de yayına başlamış ve 2006 yılında sona ermiş ve ekranlara veda etmiştir. Program özellikle genç insanlar tarafından takip edilip izlenmiştir. “2002’de Doritos Dippas, 2003’te Gilette, 2004’te ise Siemens Mobile firması programa sponsor olup destek vermiştir.” (Aktaran Wikipedia)

Acun Ilıcalı’nın belki de en ilgi çeken programı, İngiliz televizyonlarından ithal ettiği “Survivor”dır. Birçok ülkede yayınlanan bir televizyon programıdır. Survivor programı, 1992’de İngiliz televizyon yapımcısı Charlie Parsons tarafından oluşturulmuştur. Daha sonra dünyaya yayılmış ve Acun Ilıcalı tarafından da Türkiye’ye taşınmıştır.

Acun Ilıcalı’nın ülkemiz televizyonlarına taşıdığı bir başka popüler kültür programı da “Yok Böyle Dans”tır.  2010 yılında Show TV’de yayınlanmaya başlamıştır. Sunuculuğunu ve yapımcılığını kendisi üstlenmiştir. Birçok ülkede de yayınlanmış olan “Dancing with the Stars” adlı yarışma programının uyarlanmasıdır. Yerel bir yanı yoktur.

“Var Mısın Yok Musun?” yarışma programı da yabancı kökenlidir. 10 Eylül 2007 tarihinde Show TV’de yayınlanmaya başlamıştır. Sunuculuğunu Acun Ilıcalı’nın yaptığı bu program, 2010 yılında sona ermiştir. Bu program da yurt dışından ithaldir ve orijinal adı “Deal or No Deal”dır.

Halkın yoğun ilgisini çeken ve kısa sürede popüler olan “O Ses Türkiye” müzik yarışması programı da yabancı kökenlidir ve Acun Ilıcalı tarafından ithal edilmiştir.  Birçok ülkede “The Voice” adıyla yayınlanan şarkı yarışması programının Türkiye versiyonudur. 2011 yılında Show TV’de yayınlanmaya başlamıştır ve yayın hayatına hala devam etmektedir.

Acun Ilıcalı’nın televizyon ekranlarına taşıdığı bir başka popüler kültür programı da “Fear Factor(korku faktörü)”dur. İlk kez 2001-2006 yılları arasında Amerikan televizyon kanalı NBC’de yayınlanmıştır. Fear Factor Türkiye versiyonu Show TV ekranlarında, 8 Nisan 2006 tarihinde yayına Acun Ilıcalı ile başlamış ve Kasım 2006 yılında sona ermiştir.

Sonuç olarak, Acun Ilıcalı büyük bir televizyonculuk yeteneği olan ve orijinal programlar üreten bir figür değil, basit bir popüler kültür ikonudur. Egemen sermaye güçlerinin medya ve televizyon aracılığıyla toplumu çürüten yoz kültürün sözcülüğünü ve aracılığını yapmaktadır. Bütün marifeti, yabancı ülkelerde yayınlanan programları ülkeye ithal etmektir.

(Mehmet Ali Yazıcı)

 

Mehmet Ali YAZICI

Paylaşalım